29 Mart 2024

BAYRAKLARI BAYRAK YAPAN ÜSTÜNDEKİ KANDIR, TOPRAK; EĞER UĞRUNDA ÖLEN VARSA VATANDIR.
MİTHAT CEMAL KUNTAY

 
KÖŞE YAZARLARI >> Dursun YELKEN
MAZİ GÜZELDİR, HELE Kİ İÇİNDE OLDUĞUMUZ MAZİ AYRI GÜZELDİR..

          Birbirinden uzaklaşmış ve çeşitli sebeplerle bir araya gelme imkânı bulamayan bizleri internet ortamında buluşturan teknolojiyi kullanarak web sitesi hazırlamak takdire şayan bir hizmettir.

          Teknoloji denince akla ilk gelen elektriktir.  Çok iyi hatırlıyorum, köyümüze elektrik 1974 yılında geldi. Ortaokul son sınıftaydım. Akşamları gaz lambası ile ders yapmaya çalışan biri için bunun ne demek olduğunu, ancak o günleri yaşayan bilir. Geceleri fenerle sokağa çıkan köyümüz insanı, sokak lambalarının yanması ile ışıl ışıl olan köy yollarında daha bir güvenle dolaşır olmuştu.


          Köy yollarının genişlemesi, içme sularının gelmesi aşağı yukarı o döneme rastlar. Evlerde çeşmelerin olmadığı, kuyulardan su çekildiği, tadı damakta kalan uzak pınarlardan su taşındığını gayet iyi hatırlıyorum. Yaz mevsiminde pınarlardan su taşımak zevkli gelebilir. Fakat kışın ortasında, karları yara yara su taşımak ise gerçek bir hayat mücadelesidir. Hele karların eritilerek su elde edilmesi ise insanımızın kara yazısı gibi idi.


          O dönem insanlarını saran bir yoksulluk vardı. Bir iki kişi haricinde maaşlı kimse yoktu. Doktor, ilaç hak getire… Askerliğini sıhhiye olarak yaptığından “Doktor” namı ile bilinen,  komşu Hicriye Köyü’nden,  “Doktor Şevket”e gitmeyen yok gibidir.  Bugün en fakirinde bile çeşit çeşit olan ayakkabı, o günün insanının lügatinde yoktu. Kara lastiklerin dahi yama yapılarak kullanıldığı olurdu. 


          Öküz arabaları ile harman yerine getirilen altın sarısı buğday başaklarının, öküzlerin çektiği düvenle sürülerek ürün elde edilmesi ve daha sonra da öğütmek için su değirmenlerinde nöbetler tutulması hatıralarımın arasındadır.
O günün insanı için, kışlık yakacak ihtiyacını karşılamak üzere öküz arabaları ile ormandan odun getirmek dahi ayrı bir kültür oluşturmuştur. Çoğu kez gruplar halinde yapılan tadına doyulmaz orman seferleri, o dönem insanının hafızasına kazınmıştır. Köylümüz, ihtiyacını karşıladığı ormana gözü gibi bakar,  ormana zarar verecek şekilde ağaç kesenler ikaz edilirdi. Buna en başta “Koca Rauf” olarak anılan ve pehlivanlığı ile de ünlü, aynı zamanda muhtarlık da yapmış, her zaman rahmetle anılacaklar arasında olan, fedakâr büyüğümüz Rauf Güler izin vermezdi.


          Nişan ve düğün törenleri, asker eğlenceleri bizi bir başka coşturmuş, sevdiğimizden gelecek bir tebessüm için sabahladığımız “meciler” ise yüreklerimizi dağlamıştır.


          Birçok güzellik bugün adeta bıçakla kesilmiş gibi yok olmuş durumda. Teknoloji ilerledikçe, insanların birbirinden uzaklaşması anlaşılır gibi değil. Telefonların olmadığı, hele ki cep telefonlarının hayal bile edilemediği devirlerde dostluğun çok şey ifade etmesi, dostların birbirlerini destursuz ziyaretleri bambaşka bir güzellikti. Şimdi ise ne yazık ki, yalnız biz değil bütün toplum bunlardan mahrum kaldı. Teknoloji akla hayale gelmedik birçok imkânı bize sunarken, yine birçok güzelliklerimizi de yok etti.


          Her yörede, her dönemde “mazi” hep güzeldir. Fakat benim köyümün “mazi”si ayrı güzeldir. Çünkü orada ben varım. Dağında, bayırında, her adımında ayrı bir hatıram var.


          Sis perdesini aralayıp, belki birçoğunda sizlerin de bulunduğu hatıralarla yüzleşmek, daha ötesi eski fotoğraflarla dolu bir albümün etrafında oturup sayfaları ağır ağır çevirmek ve bir zamanlar köy odasında gece geç saatlere kadar yaptığımız muhabbetlerden birini yapabilmek mümkün olmasa bile o günleri yâd etmek ve onları anmanın bir vefakârlık gereği olduğu düşüncesindeyim.  Muhabbetle…

Okunma Sayısı : 2595
An error occurred on the server when processing the URL. Please contact the system administrator.

If you are the system administrator please click here to find out more about this error.