M E R H E B A
Güldibi Köyümün güzel insanlarına merhaba !
Merhaba güzel olan her şeye
Güzellikler yaşamak isteyene merhaba !
Sevgiyi acıyı paylaşanlara merhaba !
Güzel bir deyiş vardır ;
Sevgi paylaştıkça büyür: Yücelir,herkese ayrı bir doyum ve haz verir.
Acılar ise paylaştıkça küçülür:Erir,kaybolur ve güç verir.
İnsan oğlu acılardan kaçmak istemiştir hep,
Sevgiyi bulmak yaşamak istemiştir,
Ama hayat acı ve sevgi birleşmesidir,
Acıyı bilmeden sevgiyi bilmek mümkün müdür?
Acıyı sevgide, sevgiyi acıda bulmak mümkün,
Sevmeden acıyı duyamazsınız.
Ne mutlu acısını ve sevgisini paylaşanlara!
Ne mutlu acısını ve sevgisini paylaşan köyümün güzel insanlarına.
“Keyifler değildir yaşamı değerli yapan.
Yaşamdır,keyif almayı değerli kılan”
Köyümün Yağmurları
Eğer ölürsem buralarda.
Eğer benim için ağlayan biri varsa başucumda.
Vasiyetimdir
Beni götürsünler doğduğum topraklara.
Beni köyümün yağmurlarında yıkasınlar.
İlkokul sıralarında en kolay ezberleyip terennüm ettiğimiz şarkı hiç şüphesiz sözleri şair Ahmet Kudsi Tecer’e ait olan “Orda bir köy var, uzakta. O köy bizim köyümüzdür. Gezmesek de, tozmasak da. O köy bizim köyümüzdür.” sözleriyle sürüp giden şarkıydı. Çocukluk günlerimizde sıradan bir şarkı gibi gelirken nedense şimdi daha bir anlamlı daha bir iç parçalayıcı manaya büründü sanki. Köyünü terk edip gurbet elleri mesken tutmak zorunda kalmış bizlere o günden bir mesaj mı veriyordu dersiniz…
Bugün türlü politikalarla köyler boşaltılmış, insanlar kentlere üst üste yığılmışlardır. Üst üste dedim. Bu bir gerçektir. Bir apartmanın nüfusu bir köy nüfusu kadar var neredeyse. Buradaki “köy nüfusu ifadesi” elbette sadece sayısal yani nicelik arz eden bir tanım. Orada, köyün niteliklerini; sıkı komşuluk ilişkileri, yardımlaşma, sevgi saygı…vb insani hasletleri bulamazsınız. Koskoca apartmanda bir tek tanıdığınız yoktur. Yaşarken mezara girmiş gibisinizdir. Ne garip….
Kentlerde “her gün, bir ayrılık, her gün bir gurbettir.” Belirli saatler vardır. Bunlara uymak için programlar yaparsın, hedeflerin olur, plan kurarsın. Nasıl ki seri üretim yapan fabrikada bir kademe tezgahı arıza yapınca diğer tüm tezgahlar da otomatik olarak devre dışı kalır, kent yaşamında da örneğin; işe giderken otobüsü yada servisi kaçırdığında zincirleme olaylar başlar. Yıkılan domino taşları gibi… Gece geç vakitte döndüğün yer ev midir, lokanta mıdır yoksa otel midir varın siz hesap edin. Gün boyu ayrı kaldığın aile bir aradadır ama vakit uyku vaktidir. Gün olur çoluk çocuğun seni hiç göremezler. Bu ayrılık hasreti ancak iple çekilen Pazar günleri sona erer gibi olur…
Köyler, kentte yaşayan insanların akciğerleridir. Her türlü kirliliğin hüküm sürdüğü kentler aslında birer ömür törpüsüdürler. Ne vakit ki, düğün olur, bayram olur, seyran olur koşar gider eğlenir, soluklanır iki nefes alırız. Öte yandan kaza olur, hastalık olur, ölüm olur bir vesiledir yine koşar gider ah eder vah eder, ağlayıp inler
iki nefes alırız. Eş görür, dost görür, selamlaşır, sohbet eder, halleşir, helalleşir rahatlarız.
Köyün vefalıları ona sahip çıkanlardır. Ve kente göçenler onlara çok şey borçludurlar. Evet, köylü canından bezdirilmiş, köyü terk etmeye adeta zorlanmışlardır. Köy nüfuslarının üçte ikisi artık kentlerdedir. Köylerimiz boşaltılmıştır. Kente göçenlerin yanında köyde kalanlarımız da vardır.
Onlar aslında cesur olanlarımızdır. Onlar vefalı olanlarımızdır. Her şeye rağmen köyde kalıp ata ocağını tüttürmeyi tercih eden, köylerimizi ayakta tutan onları yaşatan, iyi günde yada kötü günde bir araya toplaşmamıza vesile olan köylü halkımıza biz kentliler aslında çok şey borçluyuz. Onlarda olmasa… Allah onları başımızdan eksik etmesin.
Vasiyetimdir. Şairin dediği gibi “Eğer ölürsem buralarda.Beni götürsünler doğduğum topraklara. Beni köyümün yağmurlarında yıkasınlar.
GÜLDİBİ KÖYÜMÜN ADI
Güldibi Köyümün adı
Göç etti çoğu gençlik kalmadı
Okuyan okudu, gurbete daldı
Bu köyde bir zamanlar ne şenlik vardı
Çocukluğum geçti benim bu köyde
Çobanlık yaptığım eski günlerde
Basmadığım yer kalmadı dağda derede
Unutuldu o günler şimdi nerede
Ormanı var,bahçesi var ,fındığı var
Soğuk olur bol akarsu buz gibi suları
Tütün dikerdi,kırardı o güzel insanlar.
Unutulmaz köyümde yaşanan anılar.
Akarsuyu ,dağları ,yılan gibi yoları
Çok güzeldir evleri , bahçeleri
Ne hoştur inciri,üzümü
Kışın soğuk yazın serin olur havası.
Köyümün içinden akar akarsuları
Kıvrım kıvrım dolanır sular toprağı
Unuttum sanmam size gelmeyi
Dostluğu başkadır benim köyümün
Kuş olup ta uçup gitsem
Kanadımı açıp gitsem
Bu ülkeden göçüp gitsem
Varacağım yer köyümdür
KÖYLÜ ÇOCUĞUYUM BEN
Köylü çocuğuyum ben ,
Yüzümde karalar,gözlerimde umut var.
Köylü çocuğuyum ben,
Ellerim bomboş ama sevgilerim var.
Gayesi bozulmuş dostlukların,
Köylü çocuğuyum ben,
Dosta alabildiğine duygularım var.
Sitem ederim kimi zaman hayatıma,
Benim daldan dala izlerim var,
Köylü çocuğuyum ben,
Dağdan dağa yollarım var,yolculuklarım var..
Dalarım gökyüzüne,seyrederim olup biteni
Bulutlar yarışır gözlerimde
Alırlar kötülükleri uzaklara götürürler
Ben köylü çocuğuyum,
Bulutlarım var benim,
Beni anlatırlar mavilere,maviliklere.
Ben köylü çocuğuyum,
Ağlarım uzun uzun,yapayalnız gözlerimle
Söylerim Türkülerimi yalnızlarıma
Köylü çocuğuyum ben,
Gölgelerim vardı benim akşamlarında
Ana baba dede nine misafirdik komşuya
Akidelerimiz vardı, Ayşe yengemin verdiği
Tatlı dilleri vardı,tadına doyumsuz sevgileri
Köylü çocuğuyum ben,
Komşuda her zaman yatacak yerimiz vardı
Kıvrılırdık minderlerin üzerine
Uykularımda ideallerim vardı benim
Köylü çocuğuyum ben,GÜLDİBİ köyümün adı
Hepinize sevgi ve saygılar sunarım.
10 ocak 2008
Tel:05304188366
Zafer BAŞARAN
Okunma Sayısı : 5803
An error occurred on the server when processing the URL. Please contact the system administrator.