26 Haziran 2025

BAYRAKLARI BAYRAK YAPAN ÜSTÜNDEKI KANDIR, TOPRAK; EGER UGRUNDA ÖLEN VARSA VATANDIR.
MITHAT CEMAL KUNTAY

 
KÖYE ÖZEL >> GEÇMISTEN KESITLER >> OSMAN YAZAR (MERHUM) IN SIIRI-1.BÖLÜM

OSMAN YAZAR (MERHUM) IN SIIRI-1.BÖLÜM

96 HARBINDEN BU YANA BIR IRKIN HAYATINI MÜSAVVERDIR

 

 

Seksen yil kadar önceydi, ecdadimizin yeri

Oturdu sakin, rahat, biçilmezdi degeri.

 

Dediler isgal edecek, bu yerleri ecnebi,

Ecdadimin baslarina, bir sey düstü tas gibi.

 

Bu topraklar verilmezdi, bir yabanci eline,

Hizmet etmek olacakti, Moskof ‘ un emeline.

 

Çarpismaya kuvvet yoktu, muhacirlikten baska,

Mukavemet etmek için, gelememistir aska.

 

Ne çare ki bozulmustuk, mübarek yurdumuzdan,

Beklemistik, zamanlarca, haber yok, Ordumuzdan.

 

Musibete ugramadan Batum ‘ u terk etmistik,

Gece karanliklarinda, esyayi yüklemistik.

 

Yola düstük kervan gibi, binlere aile,

Yurdu terk eden bizlere, revami bu gaile.

 

Muhacir olmustuk, artik, dökülmüstük yollara,

Devam edip gidiyorduk, hiçte vermeden ara.

 

Üç ay kadar geçmis idi, gelmis idik Izmit ‘e,

Nasip olmaz bu yolculuk, her bir baba yigide.

 

O zamanin hükümeti, bize bir yer gösterdi,

Biz o yere gitmek için dizde kuvvet isterdi.

 

Gidin orda orman açin, sonra ev yapin, dedi.

Alnimiza yazilmisti, muhacirlik ebedi.

 

Izmit ‘ tende kalkmis idik, pili pirti beraber,

Gidiyorduk neresiydi hiç kimseden yok haber.

 

Bir haftaya kat ederek, varabildik menzile,

Insanlari cana yakin, bol idi bereketi.

 

Ecdadimiz her ezanda camilere kosardi,

Tarladan gelen mahsulden, ambarlar tasardi.

 

Mesut bir yuvamiz vardi, aileler gamsizdi,

Korkumuz yok, huzur vardi, evler kapi, camsizdi.

 

Islam terbiyesi vardi, her kimin varsa nesli,

Yaslilarinda kalpaklar, gençler dolasir fesli.

 

Babalar camiye gider, gençlerinde meci ‘ ye,

Hareketleri dürüsttü, vardi saglam seciye.

 

Harami kimse sevmezdi, fertler sanki kardesti,

Ecdadimin hatirasi, nasil yarami desti?

 

Sözümüz nerde kalmisti, dönelim o mevzu ‘ ya,

Muhacirde kibir olmaz, bayilir tevazua.

 

Evet, bizler Izmit ‘ tende kalkmis idik yarimiz,

Geliyorduk bir yerlere, ormandi civarimiz.

 

Dagilmistik bir kismimiz, Bursa ‘ da Bandirma ‘ da,

Bir kismimiz bir haftada, toplandik Sakarya ‘ da.

 

Muhacirleri görmüstü, hükümeti kazanin,

Bir sabahti, minareden, sesi geldi ezanin.

 

Hamdü senalar eyledik, sehrimiz Müslüman’di,

Çünkü bizde müslümandik, ayni din ve imamdi.

 

Nesemize payan yoktu, sevinmistik ne kadar,

Kalkmadi üzerimizden, matem o güne kadar.

 

Bu toragin insan ile kaynasmistik çabucak,

Dediler ki toplaniniz, kim varsa köse bucak.

 

Buradan da gitmek varmis, Hendek adli kazaya,

Mutavaat ediyoruz, her kazada rizaya.

 

Iki günde ulasmistik, Hendek Nahiyesine,

O babalar çekiyordu, her yükü sinesine.

 

Ulu orman ortasinda tanidik bu sehri,

Garbi agaçla çevrili, sarkinda da nehri.

 

Ne geçit var, nede bir yol, simdi ne yapacaktik,

Önümüzde bir kilavuz, öyle bir daga saptik.

 

Iki saat yol yürüdük, gelmistik bir dereye,

Rehberimize sormustuk, daha bu yol nereye.

 

Dedi bu yer çok güzeldir, güzellerin güzeli,

Su patika yok mu, surada, su geçmisti ezeli.

 

Cenevizler isyan etmis, meskûn imis buralar,

Aradan asirlar geçti, orman olmus meralar.

 

Bu yolda ark yapilirsa, suyu akar asagi,

Simdi görünen bu daglar, sonra olur bas asagi.

 

Bu ormani serin yere, balta ile acele,

Basa gelen çekilecek, derman olmaz ecele.

 

Sivadik kollarimizi, daglar döndü asagi,

Aylar, yillar devam ettik, bu yolda çalismaya.

 

Su kenari bir yer seçtik, birde paksa kurmustuk,

Ekmegi açmadan aldik, eti dagdan vurmustuk.

 

Çektigimiz o çileler, unutuldu zamanla,

Edindigimiz yuvalar tütüyordu dumanla.

 

Aylar yili kovaliyor, devamli çalismakta,

Her birimiz birer yerde, bu yurda alismakta.

 

Paskalarin bacasindan isli duman tütüyor,

Ahirdaki melesirken, kümesteki ötüyor.

 

Her kapida birer köpek, durmadan havlamakta,

Anneler yemek yaparken, babalar avlamakta.

 

Aksam olur toplaniriz, ocaklarin basina,

Yaz aylari fevkalade, dayanilmaz kisina.

 

Zaman geçti bahçelere, birçok tarla ekledik,

Sonra birer ev yapmistik, paskalari terledik.

 

Suyumuzu akitmistik, köyün ta ortasina,

Babalar ömür harcadi, köyün köy olmasina.

 

Eski köye izafeten, yeni köyü benzettik,

Bu köyümüz bir ormandi, köy ettikse biz ettik.

 

Ecdadimiz miras birakti, göçmüslerdi, ukbaya,

Sonra, kalan ogullari, köyü basladi paya.

 

Onlar babalarimizdi, geçindiler yillarca,

Onlarinda oglu oldu, geçim basladi darca.

 

Otuz hane kadar idi, ancak bizim köyümüz,

Bag, bahçeyi sulamakta, yetiyordu suyumuz.

 

Harbi evvel patlak verdi, hep gitmisti babalar,

Kara haberler geldikçe, sessiz kaldi obalar.

 

Canim… Baba yigitleri, harp denen sey yutmustu,

Yetim kalan nesilleri yillarca uyutmustu.

 

Biz bakarken cephelerden, gelecek bir habere,

Padisah ferman çikarir, asker ister ha bire.

 

Harbe giden binlerceden, yüzde besi gelmedi,

Fakir neslin bu ugurda, yine yüzü gülmedi.

 

Gelenlerde kimi sakat, kimi alil, kimi kör,

Kimi bastonla dolasir, kimide sürünüyor.

 

Bu yaralar savilmadan istiklal harbi geldi,

Bu harpte muvaffak olmak, yasamaya temeldi.

 

Bir iznillah galip geldik, düsmani yurttan kovduk,

Gözü doymaz alçaklari, yurt hareminde bogduk.

 

Muvaffak da olduk amma, bizde hayli sarsildik,

Eski hale gelmek için, çile çektik kasildik.

 

Bu harpte de birçok yigit kaybetmistik vatanda,

Çalisanlar asker olmus, yokluk vardi bir yanda.

 

Lehimize hallederek, atlattik badireyi,

Bu harpte de sarsilmisti, yurdun birçok diregi.

 

Ölüm, kalim bir har bettik ve kavustuk emele,

Otuz milyonla harç koyduk, son zaman temele.

 

Ölenler sehit olmustu, kalanlar eve döndü,

Bu mübarek toprak için, nice ocaklar söndü.

 

Galiçya ‘ da da har bettik, o, sanki yurdumuzdu,

Orada da sehit veren, muhtesem ordumuzdu.

 

Destan yazan Mehmetçikler, tarihi san verdiler,

Türkün sadakati için, sahadete erdiler.

 

Mevzu harbe çekilince köyümü unutmusum,

Cephelere atlamisim, elde silah tutmusum.

 

Içim nasil burkuluyor, bu tarihi andikça,

Milletin ila nihayet bagri ates yandikça.

 

Yurdumun sevgisi tütsün, hasre kadar sönmesin,

Yeterki vatan kurtulsun, hiçbir genci dönmesin.

 

Hudutlardan belirince, davet eden alamet,

Bizim için derhal kosmak, vatan için selamet.

 

Köyden bahis edecektik, nerde idi sözümüz,

Harp türküsü söylenince cephededir gözümüz.

 

Sulh oluna kosuyoruz, sere serpe silaya,

Geliyoruz evimize, veda edip alaya.

 

Yeni bir hayata baslar, unutulur eskiler,

Harman vakti doldurulur, hem ambarlar, hem kiler.

 

Yukarida bahsettigim, ben o mes ‘ ut köydendim,

Birbirimizden memnunduk, sonra ayrildim, kendim.

 

Dedemin bütün emlaki, kalmisti dört kardese,

Kimisinde meyve vardi, kiminde gürgen mese.

 

Her ne ise ömür sürdük, yillarca bu toprakta,

Avucumun içleri var, oradaki her yaprakta.

 

Emeklerimi söylese, dili olsa ablamin,

Üç kardesi daha vardi, o rahmetli babamin.

 

Ikisi çocuksuz öldü, mirasi babamindi,

Oglu razi olmayinca, biride halamindi.

 

Onu da biz satin aldik, verdigimiz parayla,

Taksit, taksit ödemistik, iki sene arayla.

 

Bütün emlak bize kaldi, yirmi sene geçindik,

Ne kimseyle dargin durduk, ne kimseye gücendik.

 

Biz severdik, komsulari onlar bizi sayardi,

Bize ayrilik düsünce, felek ortayi yardi.

 

Biz kendi istegimizle, çekildik inzivaya,

Gözlerimiz takiliyor, bazen eski yuvaya.

 

Ben bu gece her nedense, andim çocuklugumu,

Bey oglunun deresinden, basa kadar yürürüm.

 

Köyün karsi tepesinden, duysan horoz sesini,

Rüzgârlari var insanin, mest eder nefesini.

 

Komsularim su doldurur, ya arkta, ya çesmede,

Sigirlari otlamakta, buzaglar güresmede.

 

Yavas yavas yürümekte, etrafima bakmakta,

Köy yolunu takip ede bendin suyu akmakta.

 

Üç sene oldu, galiba? Su almislar pinardan,

Akitmislar köy içine, demir künkle kenardan.

 

Suyu getiren hükümet, açmisti bir çukuru,

Köylü kaynar sudan içer, çünkü açiktir boru.

 

Köyde üç degirmen vardi, sonra indi ikiye,

Bilmem niçin yapmadilar, sanki yikildi diye.

 

Filvaki derelerinde, birçok degirmen vardir,

Parmak hesabile saysan, bunlar on bir kadardir.

 

Komsulardan söz açayim, halleri sona, kalsin,

Kimine sekersin deyim, kimine deyim balsin.

 

Yusuf ‘ danmi baslayayim, yoksa Bey oglundan mi?

Hepsine ayri sevgim var, bilmem acep ondan mi?

 

Yukaridan baslayayim, sonra oradan açarim,

Zül fi yâre dokunursa, sikisirsam kaçarim.

 

Zira köyüm çok tembeldir, sevmiyor çalismayi,

Önüne bir tepe çiksa beceremez açmayi.

 

Vardi tatli fikirlerim, köyümün ilasina,

Tahakkuk ettiremedim, tembellik belasina.

 

Degirmeni vaat etmistim, köyde birkaç asiga,

Taksak ufak bir makine, kavusuruz isiga.

 

Simdi köyüm, hastalarla, seyyahlarla dolardi,

Imkân kaçti, tat kalmadi, ne suda ne ekmekte.

 

Yusuf ‘ tan söz açacaktik, yine daldik âleme,

Köyümün türlü derdi var, asla gelmez kaleme.

 

 Bu Yusuf ki köyün basi, her seye gözü yoktur,

Dünya mali umursamaz, birinde gözü yoktur.

 

Bir zamanlar hevesliydi, vardi sakli emeli,

Bekledigi olmamisti, felege ne demeli.

 

Ikinci bir telas oldu, kendisine bu hengam,

Bekledigi mürüvvetti, takdir aldatti encam.

 

Baska türlü senlik verir cemaate gelmesi,

Içi, ne olursa olsun, bize yeter gülmesi.

 

Muradim olmadi diye, hiç kendini yermesin,

Hayirsiz olduktan sonra, hak ona da vermesin.

 

Sira ile geliyoruz, simdi geçtik karsiya,

Menfaati olmayinca asla gitmez çarsiya.

 

Bu da herkese malum ki, Sevket ile Davut ‘ tur,

Osman amca böylemiydi, ogullari anuttur.

 

Davut ama gene sohbet ile yine de cana yakin,

Sopan yok ise Sevket ‘ e, asla sokulma, sakin.

 

Çünkü o bes kurus için, adam satar pazarda,

Sözünü geçirmek ister, hem söyler, hem kizarda.

 

Herhangi bir pazarlikta, tutusursan sevkete,

Ya oradan kaçmalisin, ya ugrarsin negmete.

 

Hâlbuki çok hukukumuz, ecdattan beri vardir,

Para Sevketin canidir, insan da o kadardir.

 

Simdi geldik, dört kardese, o munis insanlara,

Sakin yasamalarindan, can katarlar, canlara.

 

Rauf’ un bir vekili var, kendi bulunmaz evde,

Isin varsa kendisiyle, birde sorarsin nerde.

 

Üç gün evvel ayrilmistir, mutlak gitmis pazara,

Sende kalkip gitmelisin, lüzum yok intizara.

 

Dönmez eve dolmayinca, ne ola ki haftasi,

Her seye sogukkanlidir, bu da baska safhasi.

 

Torun sahibi olmuslar, birinin çikmaz sesi,

Bahadir ile Mehmet’in çalismaktir hevesi.

 

Bir zamanlar Mehmet ile uzun sene dolastik,

Baskasinin tesiri ile pis bir ise bulastik.

 

Isi tamama erdirmek, bu idi emelimiz,

Öküz araba kaçina, bosta kaldi elimiz.

 

Üç arkadas idik, o gün, üçümüzde hazirdik,

Bir sürü düsman gelseydi, köklerini kazirdik.

 

Bir erkeklik görünmedi, ne onlardan, ne benden,

O hevesle çikmis idik, hem silahli erkenden.

 

Geri döndük, eli bostuk, yuhaladi, halk bizi,

Silahlari geri soktuk, ne av vardi ne izi.

 

Burada biraz suçluydu, ta… Kendisi Mehmedin,

Madem böyle yapacaktin, niye bize demedin?

 

Simdi durduk her ikimiz Mehmet’ e çatiyoruz,

Av kaçinca her üçümüz, havaya atiyoruz.

 

Buda böyle geçmis idi, gençlik idi ne dersin?

Bu oyunda kazanmak var, ya kaybeder gidersin.

 

O çamlar hep bardak oldu, tarihlere karisti,

Köyün delikanlilari, bu yolda çok yaristi.

 

Simdi geldik ayni soydan, bir baska dört kardese,

Anadan kardes sayarsan, bunlar çikar bese.

 

Evvela bir, iki, derken, sonra da dört oldular,

Hele birer ev yapinca, mahalleye doldular.

 

Bu dört kardes gece gündüz, kazma, sapan sallarlar,

Ayrilinca yetmez oldu, kardeslere tarlalar.

 

Bu kardesler yasiyordu, ala külli ne ise,

Araziler daralinca, kalmak düstü Veise.

 

Ne mülkü var ise satmisti, Âdem’ in yok senedi,

Veis Adapazari’nin hayatini denedi.

 

Veisin parasi azdi, Adapazari pahali,

Amma bir gün geri geldi, hayret etti ahali.

 

Kardeslerin degerlisi, rahmetli Süleyman’di.

Yoklugunu duyanlarin, ne müthis kalbi yandi.

 

Hele Âdem konusmasin bir cemaat içinde,

O burnundan (hik) demesi, bilmiyorum, niçin de.

 

He türlü selami hostur, yok mu bir süz atmasi,

Keserse memnun kalirsin, berbattir uzamasi.

 

Güya o da kalkacakti, Adapazar mi nedir?

Bilmem hala istiyor mu, sayiklar kaç senedir.

 

Birkaç dönüm arazisi, var adada tenhada,

Asla ev yapmaya gelmez, hepsi bir manada.

 

Simdi oturuyor, umarim gönlü hostur,

Parasi yetmeyen için, tedirgin olmak bostur.

 

Dört kardeste biride Ilyas vardi, gerisi lafti,

Rahmetlinin hareketi, dedigim kadar safti.

 

O zavalli gün görmeden yetismisti eceli,

Yetim kaldi çocuklari, böyle yazmis tecelli.

 

Vakitsiz gelen ölümler, ümit birakmaz insanda,

Kazanmaya ugrasirsin, yokluk basar bir yanda.

 

Tam bir sene emek verir gece gündüz terlersin,

Ya toprak anani beller, ya sen onu bellersin.

 

Köyüme bir matem düser, tütün para etmezse,

Öküz satar, misir alir, sayet o da yetmezse.

 

Burada da hayli durdum, geçecegim öteye,

Çalacagim kapisini, çagirip Yusuf diye…

 

Bilirim mutlak evdedir, gitmemistir disari,

Yusuf daha munis idi, Ahmet biraz hasari.

 

Yusuf tarladan ziyade, dinlerdi köpek sesi,

Dolma çifteyi kapinca, orda alir nefesi.

 

Birde bakmis, öglen olmus, nerde av, nerde emek?

Tarlada ekin yanarken, ava gitmek ne demek?

 

Ahmet o zaman küçüktü, vardi bir çift tosunu,

Sabah tarla, aksama ev, bitmez tükenmez sonu.

 

Rahmetli Ismail amca, tembelligin piriydi.

Hiç kimseye zarari yok, zavallinin biriydi.

 

Babasindan ne kaldiysa, onu birakti ogluna,

Mahallede dolasirdi, baston takar koluna.

 

Az çalisir, kit sarf eder, yok idi kazanmasi,

Ölenleri rahmet ile farz oluyor anmasi.

 

Simdi harekete geçti, Yusuf, Ahmet, Muhammet,

Çalismadan kazanç olmaz, olsa ancak nedamet.

 

Köy arazisi bayirdir, kayar her sene selden,

Binde bir mahsul satamaz, devamli alir elden.

 

Ben kalkinca hep arkamdan, göz koydular hicrete,

Ben katlandim, bilmem onlar, katlanir mi mihnete?

 

Biraz daha yürüyelim harman yüzüne kadar,

Haydar magaza doldurmus, tütün gözüne kadar.

 

Kurulusundan beridir, komsusuyum haydarin,

Hayli macerasi vardir, bu iki kafadarin.

 

Dedesinden miras kaldi, oldu köyün hatibi,

Ders verir çok hocalara, okutur çok kâtibi.

 

Haydar’in fikri ne ise, ilmi de o merkezde,

Sevdirmistir, kendisini, saygisi var herkese.

 

Baba yüzü görmemisti, dedesinden yetimdi,

Amcasini da almisti, esen bir meltemdi.

 

Az konusur, yavas yürür, rahmetli hatip dede,

Zamanindaki bereket, simdi acep nerede?

 

Dagda yillikçisi vardi, tarlada da irgadi,

Dede rahmetli olunca Haydar pek yadirgadi.

 

Basina sariliverdi, o evin umur ati,

Haydar ile gülmemisti, birçok gencin surati.

 

Kazanmak için çalismak, didinmek istiyordu,

Bizler tarla çapalarken, tarla bizi yiyordu.

 

Gün gelmisti, evlenmisti, çoluk çocuk çogaldi,

Hele Haydar’in çocugu sene de bir dogardi.

 

Pek süratli devam etti, karar kildi altida,

Maazallah devam etse, durmazdi on altida.

 

Simdi artik son vermistir, hele torun olunca,

Hem kizindan, hem oglundan, etrafini dolunca.

 

Haydar elini çekmekte, tarladan çubugundan,

Ikisine az gelmisti, isi, üç çocugundan.

 

Birini disari vermis, sanat ögrensin diye,

Ihtiyaci yoktu amma bilmem vermisti, niye?

 

Bir sene kadar oluyor, almadim haberini,

Iki üç oglundan baska, tanimam her birini.

 

Ben yazarsam cevap verir, kendi yazmaz basina,

Çok küçükken hatip oldu, umulmazdi yasina.

 

Çocuklugum orda geçti, komsu idik, yan yana,

Biri birimizden asla, girmemistik ziyana.

 

Daha çocuk yasta idik, heves ettik silaha,

Gençlik kazasiz geçmisti, sükür olsun ilaha.

 

Ayni sinifta okuduk, birlik gittik mektebe,

Köy âleminde okumak, ayrica bir debdebe.

 

Abdül efendide çektik, besmeleyi ilk defa,

Onda çok az devam ettik, ömrü etmedi vefa.

 

Sonra Mehmet Nuri geldi, ikinci hocamizdi,

Cuma günü paydos eder, Persembe duamizdi.

 

Hem din dersi, hem okumak, bir taraftan da yazi,

Bütün feyzi ondan aldik, hak ondan olsun razi.

 

Sinif geçmek bizler için, atlanacak gedikti,

Dayak yedik, karar kildik, gitmeyelim dedikti.

 

Bir gitmeseydik mektebe, basardi namevcutu,

Köy çocugunun dayaktan, siska kaldi vücudu.

 

Yillar geçti büyümüstük, baslamistik namaza,

Mehmet Nuri’nin dayagi, mutlak söz anlamazsa.

 

Hele bazi izan körler anlamazdi dersini,

Tekrar etmekten hocanin, döndürürler tersini.

 

Bastonunu yemeyen yok, ister olsun disarida,

Bizi yakalamak için var kuvvetle kosarda.

 

Saçlarimiz çekilirdi, en ufak kabahatta,

O gün beddua ederdik, yasamasin rahatta.

 

Hareketimiz zararli, bunu sonra anladik,

Ceplerimiz, tütün kâgit, sigara dumanladik.

 

Hele bazi arkadaslar, hiç dersi anlamazdi,

Sabah aksam okuyorduk, ögleye de namazi.

 

Evden çikan her talebe mektebinde olmali,

Ayaklarimizda çarik, elbisemiz yamali.

 

Devam ettik bu hal ile okuyorduk durmadan,

Bazilari pek naçardi,  duramazdi sormadan.

 

Mesela bir Ömer ile Aziz vardi perisan,

Birde Hüseyin var idi, oda malum Alisan.

 

Ömer’in ders yapmayisi, hak ederdi, dayagi,

Zannedersin okumamis, uykudaymis bayagi.

 

Her gün birinci dersimiz, o mübarek Kur’andi.

Bize okumasi kolay, Ömer için yamandi.

 

DEVAMI 2.SAYFADA

 

 

 

 

Kategoriye Ait Diğer Başlıklar
OSMAN YAZAR (MERHUM) IN SIIRI -2.BÖLÜM
YUSUF ÖREN IN OGLU MEHMET ÖREN E YAZDIGI SIIR
 
Her hakkı saklıdır. www.guldibikoyu.com-2011
Bu sitenin tüm hakları saklıdır. Sitedeki resim, yazı ve diğer materyaller kaynak gösterilse dahi izinsiz kullanılamaz.